Basın Bayramında Ceza: RTÜK Halkın Haber Alma Hakkını Cezalandırıyor

 

 

24 Temmuz'da Halk TV ve Tele1'e ceza yağdı: Bayram değil, sansür günü yaşandı

 

24 Temmuz 2025  / Göksu Başaran 

 

Türkiye'de “Basın Bayramı” olarak anılan 24 Temmuz'da, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bir kez daha gerçek niyetini ortaya koydu. Basın özgürlüğünün kutlanması yerine, Halk TV ve Tele1 televizyon kanallarına yapılan cezalarla bu gün bir sansür işlemine tabi tutuldu.

1908'de sansürünlerle simgeleşen bu tarih, bugün RTÜK tarafından açıkça çiğnendi.

RTÜK'ün cezaları artık münferit değil, sistematik bir susturma politikasının parçası. Bu kurum, bağımsız medya politikalarına yönelik adeta bir ceza terörü rejimi, iktidar adına basını hizaya getirme görevini üstlenmiş durumda.

 

 

RTÜK: İktidarın Cezalandırma Aygıtı


RTÜK, anayasa ile kendisine verilen düzenleme ve başarısızlığı terk etmiş, onun yerine kullanmayı emir gibi davranmayı tercih etmişti. Eleştirel yayın yapan medya organı ya ekran karartmayla ya para cezasıyla ya da da kapatma tehdidiyle karşı karşıya kalıyor.

Bugün Halk TV ve Tele1'e kesilen cezalar, sadece iki televizyon kanalına değil; bu çeşitlilikteki gerçekleri konuşmaktan korkmayan herkese gözdağıdır.

RTÜK'ün bu uygulamaları yalnızca kişisel değil; aynı zamanda anayasal bir eylemdir. Çünkü özgürlük, haber alma hakkı ve medyanın çoğulculuğu Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın açık güvencesi mevcuttur.

İlhan Taşçı ne RTÜK içinde ne dışında gerçek bir direniş ortaya koymadı. Onun ekranı karartmada 'üzgünüz' demekle sansürle mücadele edilmez.
TELE 1 susturulurken siz yalnızca seyrettiniz. RTÜK artık bir kurul değil, doğrudan sarayın aparatıdır. Bu oyunun parçası olmayacaksınız.

 

Türkiye'de Basın: Sessizlik Dayatması ve Direniş


Türkiye'de basının büyük bölümü, iktidarın denetimine girmiş durumda. Ana akım medya ya doğrudan kontrol ediliyor ya da sansürle susturuluyor. Geriye kalan birkaç bağımsız ses ise RTÜK ve yargı kapsamı sürekli tehdit altında tutuluyor.

Basın, bu ülkelerin bir kamu hizmetidir. Ancak bu hizmet, şu bir suç gibi cezalandırılmaktadır.

Halkın haber alma hakkı bir şekilde bastırılıyor.

 

RTÜK artık bağımsız bir kurum değil, bir siyasi silah hâline geldi.

 

Basın Sütükça Toplum Körleşir


Türkiye'de basın özgürlüğü, uluslararası raporlarda açıkça alarm vermektedir. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde sürekli gerileyen Türkiye, artık otoriter rejimlerle aynı kategoride anılmaktadır.

RTÜK'ün uygulamaları sadece kayıtlı değil, aynı zamanda siyasi ve mali olarak da sorumluluk doğuracaktır.

Yarın hesap sorulduğunda, bugün bu cezaları imzalayanlar unutulmayacaktır.

 

PolicyGrey'den Çağrı: Hesap Verecekler!

PolicyGrey olarak kamuoyuna ilan veriyoruz:

"RTÜK, artık bir denetim kurumu değildir; bu yapısıyla hukuken sorgulanması gereken bir sansür organizasyonudur. Bu kurumsal yapı, ifade özgürlüğüne, medya çoğulculuğuna ve anayasal düzene açık tehditten oluşur. Bu yapıya karşı direnmek, yalnızca gazetecilerin değil, tüm toplumun görevidir."

 

Bugün Türkiye'de bağımsız yayın yapan kanal, haber yapan gazetecisi, yurttaşlığı sistematik bir baskı altında tutulmaktadır. RTÜK, bu baskının genel merkezinde yer alıyor. Kararlarıyla sadece ekranları karar veriyor; halkın zihnini karartmayı, kişilerin sessizliğe mahkûm etmeyi hedefliyor.

Ama unutma ki; sansür, onun dönemsel ve kısa ömürlü bir iktidar aracıdır. Gerçeğin hiçbir baskı ödeme suresine dek dayanamaz. Bugün karartmaya çalışan ekranlar, gecede sizi ifşa edecek görüntülerle dolacak. Bugün cezalandırdığınız gerçekler, sizi yargılayacak, gecede olacak hale gelecek.

Gerçeğin sesini susturamayacaksınız.

Sakladığınız gerçekleri biz ortaya çıkaracağız.

 

Sizin cezanızı keserek yok etmek istediğiniz şey, bizim direnme sebebimizdir.

 

Kararlılık ne ceza ile sarsılır, ne tehditle geri adım atar.

Çünkü biz hakikatin tarafıyız.

Çünkü biz, korkunun değil, halkın yanındayız.

Ve evet; Bu süreçteki dayanaklar, bu bilgilerin hesabını hukuk önünde verecekler.

Hesap sorulacak. Unutulmayacak. Kayda geçmiştir.

 

Uluslararası Kurumlara ve Avrupa Basınına Acil Çağrı:


Türkiye'de Basın Özgürlüğüne Yönelik Saldırılar Karşısında Sessizlik, Suça Ortaklıktır

 

PolicyGrey olarak Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği Komisyonu, AGİT Medya Özgürlüğü Temsilciliği, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve tüm uluslararası basın takvimine açık ve sert bir çağrıda bulunuyoruz:

Türkiye'de basın özgürlüğü yok edilmekte; “ağır özgürlük” ve “sistemli” şekilde çiğnenmektedir. RTÜK'ün uygulamaları ve siyasi iktidarın yönlendirdiği cezalandırma birimi, artık yalnızca ulusal kapasite içerisinde değerlendirilebilecek bir iç siyaset ortaya çıktı.

 

Bugün Türkiye'de eleştirel yayıncılık yapan onun mecrası, doğrudan bir tehdit altındadır. RTÜK düzenlemesi sürdürülen bu politikalar, halkın haber alma parası nefesi kesiliyor, medyanın çoğulculuğunu ortadan kaldırmakta ve kamuoyunu susturma stratejisi olarak açıkça kullanılmaktadır.

Bu durum yalnızca Türk basınına yönelik bir baskı değil, aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesi başta olmak üzere birçok temel hakkın doğrudan dağıtılması olarak ortaya çıkıyor. RTÜK'ün doğum oranlarının uygulanan sistematik cezalandırma politikaları, uluslararası anlaşmalara aykırı, hukuk dışı ve siyasi bir manipülasyon aracıdır.

 

Bu nedenle çağrımız nettir:

Avrupa kurumları artık sürdürülmelidir.

 

AGİT ve AB, Türkiye'deki medya özgürlüklerine bağlı olarak bağımsız bir izleme ve gelişme aralıkları kurulmalıdır.

RTÜK'ün kararları, Avrupa Konseyi nezdinde doğrudan incelenmeli, siyasi konularla hareket eden bu yapı Avrupa İnsan Hakları sistemi taşınmamalıdır.

Uluslararası medya organlarında, Türkiye'deki bağımsız gazetecilerle daha iyi görünmeli ve kamusal bir dayanışma içinde girilmelidir.

Eğer Avrupa, özgürlük özgürlük yalnızca kendi sınırları içinde savunup komşularında göz tutacakse, bu yalnızca bir çifte standart değil, insan hakları değerlerine ihanet olacaktır.

 

RTÜK, Türkiye'de bağımsız medyayı yok etme görevini üstlenmiş bir sansür aparatına dönüşmüştür. Buna sessiz kalmak, yalnızca otoriterleşen bir rejimin baskısını meşrulaştırmak değil, aynı zamanda politikanın ve insanlığın mücadelesine karşı suça ortak olmak demektir.

 

Biz susmayacağız. Avrupa'da susmamalı.

 

Basın özgürlüğü için mücadele eden herkesle omuz omuza durmaya devam ediyor.

Gerçeğin sesi evrenseldir, hiçbir sınır onu susturamaz.

 

PolicyGrey

Medya Özgürlüğü ve Eşitlik Platformu

TELE1 Halk TV Basın Göksu Başaran İlhan Taşçı RTÜK PolicyGrey EuropeWakeUp TürkiyeBasını PressFreedom